NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
أَحْمَدُ
بْنُ يُونُسَ
حَدَّثَنَا
مُعْرِّفُ
بْنُ وَاصِلٍ
عَنْ مُحَارِبِ
بْنِ دِثَارٍ
عَنْ ابْنِ
بُرَيْدَةَ
عَنْ أَبِيهِ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
نَهَيْتُكُمْ
عَنْ ثَلَاثٍ
وَأَنَا
آمُرُكُمْ
بِهِنَّ نَهَيْتُكُمْ
عَنْ
زِيَارَةِ
الْقُبُورِ
فَزُورُوهَا
فَإِنَّ فِي
زِيَارَتِهَا
تَذْكِرَةً
وَنَهَيْتُكُمْ
عَنْ
الْأَشْرِبَةِ
أَنْ
تَشْرَبُوا
إِلَّا فِي
ظُرُوفِ
الْأَدَمِ
فَاشْرَبُوا
فِي كُلِّ
وِعَاءٍ
غَيْرَ أَنْ
لَا
تَشْرَبُوا
مُسْكِرًا
وَنَهَيْتُكُمْ
عَنْ لُحُومِ
الْأَضَاحِيِّ
أَنْ
تَأْكُلُوهَا
بَعْدَ ثَلَاثٍ
فَكُلُوا
وَاسْتَمْتِعُوا
بِهَا فِي
أَسْفَارِكُمْ
(İbn Büreyde'nin)
babasından Rasûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğu rivayet olunmuştur:
"Ben size üç şeyi
yasaklamıştım. Şimdi size onları (yapmanızı) emrediyorum:
1. Size kabir ziyaretini
yasaklamıştım. Artık (bundan sonra) onları ziyaret ediniz. Çünkü onları
ziyarette (ölümü ve kıyameti) hatırlatma vardır.
2. Size şıraları (nızı)
deriden yapılmış kapların dışındaki kaplardan içmenizi yasaklamıştım. Artık her
kaptan içiniz. Fakat sarhoşluk veren (içkiler)'i içmeyiniz.
3. Size üç günden sonra
kurban etlerini yasaklamıştım ! Artık (onları istediğiniz zaman) yiyiniz ve
yolculuklarınızda da onlardan yararlanınız.”
İzah:
Müslim, cenâiz, edâhi,
eşribe; Tirmizî, edâhi; Nesâî, cenâiz, dahâyâ, fer', eşribe; İbn Mâce, edâhi;
Dârimî, edâhi; Muvatta, dahâyâ; Ahmed b. Hanbel, III, 23, 57, 63, 66, 75, 237,
250, 388, V, 76, 350, 355-357, 359, VI, 187, 209, 282.
Bu hadis-i şerifte şu
üç şeyin İslâmın ilk zamanlarında yasaklanıp sonradan yasağı gerektiren sebep
ve sakıncalar ortadan kalkınca bu yasakların da neshedilerek yürürlükten
kaldırıldığı ifade buyurulmaktadır:
1- İnce deriden
yapılmış kapların dışındaki kapların şıra kabı olarak kullanılması.
2- Kabir ziyaretr.
3- Kurban etlerinin üç
günden fazla elde tutulması.
Bu yasaklardan birinci yasakla
ilgili açıklama bu babın daha önceki hadislerinin şerhlerinde, ikinci yasakla
ilgili açıklama Cenaze Bölümünde 3235 numaralı hadis-i şerifin şerhinde;
üçüncüsü de Kurban Bölümünde 2812 numaralı hadisin şerhinde geçtiği için
burada tekrara lüzum görmüyoruz.